...sağlık bakanlığı...sgk...mali konular...makaleler...ihale...tedavi hizmetleri...ilaç ve eczacılık...denetim

3.01.2010

KAMU ZARARININ TAHSİLİNE İLİŞKİN MEVZUAT

KAMU ZARARININ TAHSİLİNE İLİŞKİN MEVZUAT


I. GİRİŞ
Kamu zararının ilgililerinden tahsiline ilişkin esas ve usullerin neler olması gerektiği, hangi tür zararların ne şekilde tahsil edileceğinden borçlar için taksitlendirmenin mümkün olup olmayacağına, zamanaşımının nasıl uygulanacağından bu borçların nasıl muhasebeleştirilmesi gerektiğine kadar birçok soru cevabını bu amaçla yapılan yasal düzenlemelerde bulmuştur. Bunlar kısaca 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu ve ikincil mevzuatı, 657 sayılı kanun ve ona dayanılarak çıkarılan yönetmelik ve Sayıştay Kanunu şeklinde sayılabilir.
Mali yönden kamunun zarara uğratılması sonrasında söz konusu zarar miktarının ilgililerinden tahsili konusunda mevzuat 5018 sayılı KMYKK ile yeniden düzenlenmiş, ardından bu kanunun 71. Maddesine dayanılarak ikincil mevzuat olmak üzere çıkarılan ‘Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’ ise öngörülen uygulamayı açıklamıştır. Ayrıca 25.04.2007 tarihinde kabul edilen 5628 sayılı Kanun ise 5018 sayılı kanunun sözünü ettiğimiz maddesinin ilk ve son fıkrasında değişiklik yapmıştır.
Kamu idarelerinde görevli memurların, kullanımlarındaki taşınır ve taşınmazlarla ilgili devlete verdikleri zararlar ile kamu hukukuna tabi görevleriyle ilgili olarak kişilere verdikleri zararlar hakkında uygulanmasına devam edilmesi öngörülen 657 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi ve bu madde uyarınca çıkarılarak 27/6/1983 tarihli ve 83/6510 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan ‘Devlete ve Kişilere Memurlarca Verilen Zararların Nevi ve Miktarlarının Tespiti, Takibi, Amirlerinin Sorumlulukları, Yapılacak Diğer İşlemler Hakkında Yönetmelik’ bu konu başlığı altında ele alınabilecek diğer düzenlemedir.
Bu konuda üzerinde durulacak son düzenleme Sayıştay Kanunu’dur.
Bu makalede 657 ve 5018 sayılı Kanunların ilgili maddeleri, bunlara dayanılarak çıkarılan yönetmelikler ve Sayıştay Kanunu’nun ilgili maddesi derlenmiş, bu konudaki mevzuata bütüncül bir bakış sağlanmaya çalışılmıştır.

II. MÜLGA 1050 SAYILI KANUN
Değişikliklerin fark edilmesi ve karşılaştırılma yapılabilmesine imkan sağlanması amacıyla Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile sonrasındaki düzenlemelerden bahsetmeden önce bu kanunun 81. maddesi gereği yürürlükten kaldırılan 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu’nun konumuza ilişkin hükümleri üzerinde kısaca durulacaktır.
2.1. Sorumlular ve Yaptırımlar
Muhasebe-i Umumiye Kanunu, 13.maddesinde öncelikle sorumluları belirledikten sonra ‘ikinci derece ita amirleri ile gelir ve gider tahakkuk memurlarının yanlışlıklarından doğan zararı ödeme ile yükümlü tutulmaları Sayıştay’ca yargılama yoluyla verilecek karara bağlıdır.’ hükmüne yer vermiş, daha sonra ihtiyati haciz üzerinde durmuştur.
Kanun sorumluları 22.maddesinde aşağıdaki gibi sıralamıştır:
· Tahakkuk memurları, ödeneklerin zamanında ve yerinde kullanılmasından, giderin gerçek gereksinme karşılığı olmasından, programlanmış hizmetlerin zamanında yerine getirilmesinden; ita amirleri bu hususları gözetmekten,
Tahakkuk memuru sayılanlara ita amirliği yetkisinin verilmesi durumunda tahakkuk memurluğu görevi yetki kademesindeki en yakın yönetici tarafından yürütülür. Bu durumda ita amiri ve tahakkuk memuru yukarıdaki hususlardan birlikte sorumlu olurlar
· Bir giderin yapılmasına gerek gösteren görevliler ve tahakkuk memurları giderlerin gerçek gereksinme karşılığı olmasından,
· Bir mal veya hizmetin alınmasında görevli olanlar belli nitelikteki mal veya hizmetin en uygun bedelle elde edilmesinden, belli bir bedelle amaca uygun nitelikte en fazla mal veya hizmetin sağlanmasından doğrudan doğruya sorumludurlar.
· Adı ne olursa olsun bir komisyon veya kurul gibi bir organ ya da uzman bir görevli tarafından düzenlenen rapor, karar ve benzeri belgelere dayanılarak yapılan ödemelerde Sayıştay’ca saptanacak sorumluluğa tahakkuk memuru ve saymanla birlikte, sözkonusu belgeleri düzenleyen ve onaylayan kişiler de katılır."
Ayrıca aynı maddede alınmayan mal yada hizmetin alınmış; mevcut olmayan inşaat, onarım ve üretimi var yada bitmiş gibi göstererek gerçek dışı belge düzenlemek suretiyle Devletin mal varlığından bir eksilmeye neden olanlar hakkında ceza hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Oluşan Devlet zararının sorumlularına ödettirileceği, ancak suç konusu teşkil etmemek kaydıyla bu işlem ve davranışların bir hizmet ve girişimin gerçekleştirilmesi ya da tamamlanması gibi iyi niyetli bir amaca dayandığı ve hizmet yapılmış yada mal teslim alınmış bulunduğu takdirde;
‘Sayıştayın, Maliye Bakanlığının ya da ilgili dairenin istemi üzerine, atamaya yetkili merci veya kurullar tarafından sorumlularının birer aylıklarının ceza olarak kesilmesine; tekrarlanması durumunda bunların ilgili hizmetlerde bir daha çalıştırılmamak üzere görevlerinin değiştirilmesine yada memurluktan çıkarılmasına karar verilir.’denilmiştir.

2.2. Takip ve Tahsil
Kanunun 20. Maddesinde, ‘her sayman yönetim dönemi içinde tahsili kendisine verilmiş gelirlerin ve kişi borçları hesabında kayıtlı tutarların izlenmesi ve tahsili ile yükümlü olup, Sayıştay’a hesap verirken veya kendisinden sonra gelene devirde artıkların ayrıntılarını ve tahsil edilmemesi nedenlerini göstermek zorundadır.’ denilmiş, Takip edilmemek yüzünden tahsili imkansız hale gelen veya zaman aşımına uğrayan tutarların, kusurlu bulunan saymana tazmin ettirilmesine Sayıştay’ca hükmolunması öngörülmüştür.
Aynı konuda 832 sayılı Sayıştay Kanunu’nun sayman hesaplarının incelenmesine ilişkin 46. maddesinde:
‘… İnceleme sırasında;
1. Gelirlerin, alacakların ve her türlü hakların kanunlara, tüzüklere ve yönetmeliklere ve bütçedeki tertiplerine uygun olarak tahakkuk, takip ve tahsil edilip edilmediği,
…araştırılır’
hükmüne yer verilmiş saymanın bu konudaki sorumluluğu üzerinde durulmuştur.
Aynı kanun 44. Maddesinde “…kanunları gereğince zamanaşımına uğrayan gelir artıklarının kayıtları Maliye Bakanlığınca silinir." hükmüne yer vererek zamanaşımı konusunda süre belirtmemiştir.




III. SAYIŞTAY KANUNU
Konumuza ilişkin hükümleri bulunan ve halen yürürlükte bulunan Sayıştay Kanunu’nu ele almak yerinde olacaktır.
Sayıştay Kanunu kamu zararının tahsili konusunu 45. maddesiyle düzenlemiştir.
Bu maddede öncelikle kamu zararının konusu ‘sorumlularca; gelir, gider, mal ve kıymetlerden mevzuata uygun olarak tahakkuk ettirilmediği, alınmadığı, harcanmadığı, verilmediği, saklanmadığı veya idare edilmediği Sayıştayca kesin hükme bağlanan gelir, gider, mal ve kıymetler’ olarak belirlenmiştir.
Ödeme süresi ise üç ayla sınırlandırılmış, ‘…sorumlular keyfiyetin idarece kendilerine bildirilmesinden başlayarak üç ay içinde Hazineye ödemek zorundadırlar’ denilmiştir.
Kesin hükümlerin sorumlulara ve ayrıca gerekli kovuşturma yapılmak üzere Maliye Bakanlığına tebliği öngörülmüş,
Malın değerinin tespiti’nin, malın yok olma tarihi belli ise bu tarihteki rayiç bedel üzerinden, aksi halde malın satın alındığı tarih ile kaybolmanın tesbit edildiği tarih arasındaki en yüksek rayice göre yapılması öngörülmüştür.
Kanundaki ‘sorumlu’ ibaresinin kanunun 41. maddesinde Sayıştay’a hesap vermekle yükümlü sayılan gelir, gider ve mal saymanları ile 42. maddede ‘sayman durumunda olanlar’ olarak tarif edilen kimseler için kullanıldığı söylenilmelidir.


IV. 5018 SAYILI KANUN VE İKİNCİL MEVZUATI
Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu 71. maddesiyle kamu zararının tahsilini düzenlemiş, daha sonra bu maddeye dayanılarak çıkartılan ‘Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’ söz konusu tahsile ilişkin prosedürü açıklamıştır.
Makalede öncelikle kanun ve sonrasındaki değişiklik üzerinde durulacak daha sonra söz konusu yönetmelik üzerine durulacaktır.

4.1 KMYK’NIN İLGİLİ MADDESİ VE SONRASINDAKİ DEĞİŞİKLİK
Maddede öncelikle kamu zararının tarifi yapılmış, ‘Kamu zararı, mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.’ denilmiş, daha sonra 25.04.2007 tarihinde yapılan kanun değişikliği ile bu tanım ‘Kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.’ şeklinde dönüştürülmüştür.
Ardından kamu zararının belirlenmesinde esas alınacaklar sıralanmış, tespit edilen kamu zararının tahsili, zarara neden olanlarla ilgili TCK kapsamında ayrıca yapılması gerekenler ve bunlar için uygulanacak para cezasına değinilmiştir.
Son olarak ise ‘Kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.’ Denilmiş, bu ifade ise yukarıda sözü edilen değişiklikle "Kamu zararının, bu zarara neden olan kamu görevlisinden veya diğer gerçek ve tüzel kişilerden tahsiline ilişkin usûl ve esaslar, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."


4.2. İLGİLİ İKİNCİL MEVZUAT
19.10.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” KMYKK’nun 71. Maddesine dayanılarak Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılmış, bu maddenin öngördüğü uygulamayı açıklığa kavuşturmuştur.
Yönetmelik, düzenleyici ve denetleyici kurumlar hariç olmak üzere, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde tespit edilen kamu zararlarından doğan alacakları kapsamına almış, kamunun taşınır ve taşınmazlarının gördükleri zararlar ve kamu personelinin kamusal görevlerinden ötürü kişilere verdikleri zararlar hakkındaki 657 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi ve bu madde uyarınca çıkarılarak 27/6/1983 tarihli ve 83/6510 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan ‘Devlete ve Kişilere Memurlarca Verilen Zararların Nevi ve Miktarlarının Tespiti, Takibi, Amirlerinin Sorumlulukları, Yapılacak Diğer İşlemler Hakkında Yönetmeliğin’ yürürlükte ve bu yönetmeliğin kapsamı dışında olduğuna işaret etmiştir.
Bu bölümde söz konusu yönetmelik içeriği kısaca irdelenecektir.

4.2.1. ‘İlgili’ Tanımlaması ve Tahsilatın Yapılacağı Kişiler
Yönetmelik incelendiğinde 657 sayılı Kanunun 13. maddesine dayanılarak çıkarılan yönetmeliğin memurların (Kanunun 1.maddesinin ilk fıkrası kapsamına giren kurumlarda çalışanlarla kısıtlı olmak üzere) devlet malına verdikleri zararlar ve diğer kişilere zararlarını konu edinen yaklaşımına karşın 5018 sayılı Kanuna göre çıkarılan bu yönetmeliğin farklı bir yaklaşım benimsediği gözlemlenmektedir.
Yönetmelikte ‘sorumlu’ tanımının ‘kamu zararının oluşmasına sebep olan kamu görevlisi’ şeklinde yapılmakla yetinilmediği ayrıca ‘ilgili’ tanımına yer verilerek ‘kendisine yersiz veya fazla ödeme yapılan gerçek ve/veya tüzel kişi ya da kişileri’ de kamu zararının tahsilinde muhatap kabul edildiği görülmektedir.
Kamu zararının geri ödenmesi sürecine, kamu görevlileri ile birlikte diğer ilgililerin de dahil edilmesi söz konusu olmuştur.

4.2.2. Sorumluluk Tanımlaması
Memurların sorumluluğunu ‘Devlet malını korumak ve her an hizmete hazır halde bulundurmak için gerekli tedbirleri almakla’ kısıtlayan önceki yönetmeliğin anlayışında değişme görülmektedir.
‘Kamu görevlileri; kamu kaynaklarının etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, yönetilmesinden, kullanılmasından, korunmasından, kötüye kullanılmaması ve her an hizmete hazır bulundurulması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludurlar’ denilmekle çağdaş yönetim ve denetim anlayışına uygun bir sorumluluk tanımlanmaktadır.

4.2.3. Kamu Zararının Belirlenmesinde Esas Alınacaklar
Aşağıda aynen yer verilecek olan hallerde kamu zararının oluştuğuna hükmedilmiştir.
· Yapılan iş, alınan mal veya hizmet karşılığı olarak ilgili mevzuatında belirtilen ya da mevzuatında öngörülen karar, onay, sözleşme ve benzeri belgelerde belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,
· İlgili mevzuatında öngörülen haller dışında, iş yaptırılmadan, mal veya hizmet alınmadan önce ödeme yapılması,
· Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,
· İlgili mevzuatı gereğince görevlendirilen komisyon veya kişilerce rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla iş yaptırılması, mal veya hizmet alınması,
· Kamu idarelerine ait malların kiraya verilmesi, tahsisi, yönetimi, kullanımı ve elden çıkarılması işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,
· Görevlilere teslim edilen taşınırların zarara uğraması,
· İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails